19.7.09

sovyet yönetmenlerden bir ankara belgeseli: "türkiye'nin kalbi ankara"

mustafa kemal tarafından sovyet yönetmenler sergey yutkeviç ve lev oskaroviç arnstam'a 1934 yılında yaptırılan, bir dönemin yasaklı belgeseli...

Türkiye'nin Kalbi Ankara (1934) from Sinan on Vimeo.



yaklaşık bir saat süren belgesel, ankara'nın çorak bozkırlarından ve yoksul halkından görüntülerle başlar. cumhuriyetin 10.yılı hazırlıkları vardır ankara'da. trenler istanbul'dan, adana'dan insanlar taşır ankara'ya. diğer taraftan sovyet heyeti (görüntüdeki başkan voroşilov'dur) boğaz'ı ziyaret etmektedir. istanbullular son derece sıcak karşılıyor konuklarını. bando, sscb'nin de marşı olan enternasyonal'i çalıyor. heyet ertesi gün hava yolu ile ankara'ya yol alıyor. ankara'ya varıldığında kamera çalışmaya başlıyor ve ankara'ya 1933 yılının gökyüzünden bakma güzelliğine erişiyoruz. burada karşılama daha coşkulu. enternasyonal ve istiklal marşı çalmakta. ismet paşa ve voroşilov selamlaşıyorlar. resmi tören başlıyor. çeşitli ülkelerin temsilcileri de geçitte bulunmaktalar. (japon temsilciye dikkat) genelkurmay başkanı fevzi paşa ve voroşilov görüntüdeler. ardından kemal paşa seçiliyor. süvari alayı geçidini tamamlıyor. ardından tanklar ve uçaklar... yaşlı adam yanında duran genç kadına şunları söylüyor: "eskiden iki tanecik vardı; şimdiyse bir çok!"

kutlamalar akşam da devam ediyor. ışılklandırmalar var bir çok yerde. ulus meydan, anafartalar, meclis binası, palas v.s.

sovyet heyeti ertesi sabah trenle ayrılıyorlar ankara'dan. halk trenin arkasından koşarak uğurluyor konuklarını. voroşilov aralıksız el sallıyor ankaralılara. (belgesel burada bitiyor gibi oluyor ancak sahnelerde karışıklık var sanıyoruz)

2. bölüm diyebileceğimiz görüntüler ise bir ansiklopedinin ankara maddesine bakılarak başlıyor: "ankara nedir?" diye soruyor. 500 fitlik bir çıplak tepe üzerine kurulduğu açıklanan ankara'nın tarihi kalıntılarına özel bir vurgu yapılıyor belgeselde. kamera yine baştaki gibi yoksul ankara halkına çevriliyor. yolların çok kötü olduğundan, yoksunluktan bahsediliyor. arada kadınların, erkeklerin ve küçük bir çocuğun sovyet heyeti karşısında zeybek oynadıkları görülüyor. (bu zeybek türünün hala olup olmadığı ayrıca araştırılmaya değer.) yoksunluklar içinde olan halkın yeni ülkenin kuruluşu için nasıl çaba sarfettiği anlatılıyor daha sonra. bu çabanın meyveleri olan binalardan, bilimsel kuruluşlardan, okullardan, hastanelerden, enstitüden, konservatuardan görüntüleri izliyoruz. sscb elçiliğinin yeni ankara'nın en eski binalarından biri olduğunu da öğreniyoruz bu arada. 10. yıl konuşmasını devlet başkanı mustafa kemal yapıyor. fabrikalardan görüntüler var bu sahnede ve belgesel burada bitiyor.

zamanı olmayanlar için bir tanıtım yapmış oldum. sevgiler.

ankara sahipsiz değil...

ankara öğrenci kolektifleri from ankara ogrenci kolektifleri on Vimeo.

15.7.09

bir ankara klibi: "yoluna baş koy"

kliplerin istanbul'da çekilmesine o kadar alışmışız ki, ankara'ya dair herhangi bir görüntüyü bir klipte görünce ister istemez heyecanlanıyoruz... pilli bebek, ankaralı müzikseverlere kendi yaşam alanlarını içeren bir klip izleme fırsatı sunuyor... pilli bebek ve bir kış ankarası...

"küçük yolların kahramanı, büyük yolların şaklabanı..."


ankara... "sevgilim ankara..."


"ankara, tüten baca kokusu, kırmızı otobüsler, sarı yaprakların dolduğu cebeci kızılay yürüyüşleri, yürüyüşler, 'fabrikalar, tarlalar...', öğrenci dernekleri, küçük notlar, kendi aşk mektubunun postacısı kızlar, mektuplar, sigara ve anlamdan taşan çaylar, çaylar, duvarlara yapışan posterler, anlamlar sonra, hep anlamlar, en son yine çaylar, konuşmalar, evler, ev içleri, insan içleri...
ooof... of! sevgilim! sevgilim ankara..."

ece temelkuran'ın 13 Şubat 2009 tarihli "sevgilim!" adlı yazısından...

14.7.09

şehir

bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya
bir ceset gibi- gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.

yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
başka bir şey umma
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

konstantinos petrou kavafis
türkçe söyleyen: cevat çapan